Zonguldaklı genç mimar Derya Aydan corona virüs sebebi ile “Ve Zonguldak” olarak anılmaya başlanan Zonguldak’ta Deniz Feneri’ni konu alarak bir yazı yayımladı.

Mimar Aydan’ın kendi kaleminden “Ve Zonguldak’ın Deniz Feneri” hikayesi:

'Ve Zonguldak'ın Deniz Feneri.

Karantina boyunca evimizin pencerelerinden baka baka bir hal olduk. Sıkıldık mı? Tabii ki hayır.

Deniz fenerciliği mesleğinin babadan oğula geçen geleneksel bir yapısı olduğunu biliyor muydunuz?  İçinde ailecek yaşar, liman ve gemiler için büyük önem taşıyan fenerin hem ışığını yakar hem güvenliğini sağlarlarmış.

Bizimki kristal deniz feneri. Türkiye'de kristal fenerin sayısı 10'u bulmuyor. Özelliği ışığını çook uzaklara ulaştırabilmesi.

Zonguldak'a gelen arkadaşlarım güneş batıp da fener ışığı döne döne yanmaya başlayınca  şaşırırlardı. Artık yanmayan, tarihi, boş bir yapı sanıyorlarmış. Bizim içinse çok normal. Bir çok evin içine girer bu ışık, kendi ritmi ile odalar bir aydınlanır bir söner. Göz kapaklarınızın içine dahi sızar ışık. İlk kez bu odalarda uyuyacak olan arkadaşlar alışamaz, panjur/perdeleri kapatırlar.

Fenerin kulesine çıkmak yasaktır, içerideki kapısında öyle bir yazı yazılıdır. Kıyı Emniyeti'ne bağlıdır.

Ama biz çocukken kuzenim ile çıkmıştık. ???? Hiperaktif, herkesle arkadaş dedemiz fenerciyi de tanıdığından bizi döner merdivenlerden yukarı çıkarmışlardı. Çocuk halimizle çok geniş gelmişti o döner teras benim için. Dön dön bitmiyordu sanki çevresi. İçindeki kristal fener ilginçti. O dönüyor sanırdım ben, meğer o 360 derece sürekli ışık saçıyormuş, çevresindeki opak bir silindirmiş dönen.

Bizim mahalle de adını buradan alıyor: Fener Mahallesi. (Eski adı Fransız mahallesi, Kurtuluş Savaşı öncesi Fransız maden mühendisleri bu mahalleyi ilk kuranlar olduğu için.)

Son fenerci aileyi 7-8 yıl önce işten ve fenerden çıkardılar. İhale ile kafeye çevrildi, yapı etrafına eklemeler yapıldı. (Benim eskiz bundan hemen önce çizildi.) Işık zaten uzun yıllardır otomatik. Yukarı çıkış hala yasak. Orası devlete ait.

Sinop Deniz Feneri ise hala içinde yaşayan aileye emanet. Çünkü gittim, gördüm ve güldüm: Güneş batırmaya diye gittiğimiz fenerin kapısı önünde köçekli davullu zurnalı bir eğlence vardı, fenercinin kızı evden gelin çıkacaktı!

Ben bunları yazarken Fener tam karşımda güneş altında pırıl pırıl parlıyor. Martılar uçuyor, çınarlar, defneler salınıp hışırdıyor. Deniz bugün aynı eskizdeki gökyüzünün rengi, kıpırtılı. ⠀⠀

Karantina akşamlarında Yılmaz Erdoğan'ın romantik Kelebeğin Rüyası filmini izleyebilirsiniz. Buralı iki ünlü genç şairin hayatını, aşklarını, Zonguldak'taki hayatlarını, şiirlerini, feneri, madenciliği, koşullarını konu ediyor. Kıvanç Tatlıtuğ ve Mert Fırat şahane oyunculukları ile şairleri canlandırıyorlar.

Yazar Yaprak Öz ise bizim Fener’in kardeşi bir diğer lojman mahallesi Kılıç’ta geçen enfes bir roman yazmıştı. Farahnaz’ın Çiçeği. Polisiye, heyecanlı!

Keşke ben de burada geçen bir öykü yazabilsem, roman olmasa da. Bir gün, belki. “

Editör: TE Bilişim