CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Mesajında, kadınların 164 yıl önce başlayan hak mücadelesinin hayatın her alanında devam ettiğine değinen Ünal Demirtaş, “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, onurlu ve kararlı bir hak mücadelesinin başlangıcıdır” dedi.

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, mesajında şunları ifade etti:

“Bundan 164 yıl önce, New York’ta bir tekstil fabrikasında çalışan emekçi kadınlar daha iyi çalışma koşulları ile 8 saatlik çalışma için grev başlattılar. Ancak polis şiddeti ile bastırılan bu haklı mücadelede fabrikaya kilitlenen 129 emekçi kadın yanarak yaşamını kaybetti. Bir hak mücadelesi olarak ortaya çıkan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne anlamını veren bu acı olay oldu. İş yaşamında, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için başlatılan bu mücadele zaman içinde hayatın her alanında devam etti.

Ülkemizde de, Kurtuluş Savaşı’nda vatan için mermi taşıyan, evine ekmek götürmek için tarlada fabrikada, ofiste çalışan Türk kadını hayatın her alanında var olmak için 164 yıl önce başlatılan mücadeleyi sürdürdü.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından güçlü ve kararlı Türk kadını ekonomiden siyasete, sosyal hayattan çalışma hayatına, her alanda desteklendi. Nitekim Türk kadını birçok Batı ülkesinden önce seçme ve seçilme hakkına sahip oldu. Ancak tüm bunlara rağmen 21.yüzyılda Türkiye’de kadınlar çalışma yaşamında, sosyal yaşamda ve aile yaşamında sömürüye ve birçok saldırıya maruz kalmakta, canlarına kastedilmektedir. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun 2021 Ocak ayı raporuna göre 2021’in ilk ayında 23 kadın erkekler tarafından öldürülmüş, 14 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 23 kadından 16’sının neden öldürüldüğü tespit edilemezken, kadınlardan 2’si ekonomik nedenlerle, 5’i de boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. Kadına yönelik cinsel istismar ve kadın cinayetlerindeki bu tablonun durdurulması için hukuksal ve toplumsal tüm önlemlerin etkin bir şekilde alınması şarttır. Böyle bir dönemde İstanbul Sözleşmesi’nin etkin biçimde uygulanmasının konuşulması gerekirken, Türkiye’nin sözleşmeden imzasının çekilmesinin siyasal iktidar tarafından gündeme getirilmesi kabul edilebilir bir durum değildir.

Günümüzde kadınlar, pek çok farklı baskı ile eve bağlanmak istenmekte, kamu atama ve terfileri, liyakat yerine cinsiyetçi bakış açısıyla yapıldığı için kadın yönetici sayısı gittikçe azalmaktadır. İşgücüne katılan kadınların önemli bir kısmı tekstil, tarım, temizlik gibi sektörlerde kayıt dışı ve merdiven altı işletmelerde, asgari ücretin altında kalan ücretlerle, çok uzun saatlerde ve her türlü güvenceden yoksun biçimde  çalışmaktadırlar. Pandemi süreci de kadınlar açısından ağır sonuçlar doğurmuştur. Kadın istihdamı pandemi dönemi ile daha hızlı bir şekilde düşmüş, kadın işsizliği artmıştır. Covid-19 döneminde geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 45,3’e yükselmiştir. Ortaya çıkan bu cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa karşı çıkmak herkesin görevidir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!” sözü, güvenli, huzurlu ve demokratik bir toplumun temel hedefi olmalıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlar, saygılarımı sunarım”

Editör: TE Bilişim