Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliğinin Cumhuriyet Meydanı’nda sınırlı sayıda kişiyle kutlamak istediği 1 Mayıs kutlamasına Çaycuma Kaymakamlığı izin vermedi.

30 büyükşehir ve Zonguldak'ta 1 Mayıs günü sokağa çıkma yasağı kısıtlaması olması nedeniyle Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliğinin 30 Nisan Perşembe günü sınırlı sayıda kişinin katılımıyla Cumhuriyet Meydanında sembolik olarak 1 Mayıs’ı kutlama talebine Çaycuma Kaymakamlığı izin vermedi. Gerekçe olarak İçişleri Bakanlığı genelesinde 1 Mayıs kutlaması için izin yetkisinin Valiliklere bırakılması gösterildi.

İzin verilmemesinin ardından Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliği binasında açıklama yapan Eğitim Sen Çaycuma Temsilcisi Zeynel Bakıcı şunları söyledi: “2020 1 Mayıs’ı salgın ve karantina günlerine denk geldi. İşçi ve emekçi bayramı 1 Mayıs’ı 30 Nisan Perşembe günü Çaycuma Cumhuriyet Meydanı’nda sınırlı sayıda kişinin katılımıyla kutlamak için Kaymakamlığa dilekçeyle başvuru yaptık ancak Kaymakamlık İçişleri Bakanlığının genelgesine dayanarak talebimize olumsuz yanıt verdi. 30 büyükşehir ve Zonguldak’ta 30 Nisan’da kutlanacak olan 1 Mayıs izni için Valiliklere yetki verildiği belirtildi. Oysa aynı genelge doğrultusunda Türkiye’nin birçok ilçesinde 1 Mayıs kutlamasına Kaymakamlıklar tarafından izin verilmiştir. 2008 yılından bu yana 1 Mayıs Çaycuma’da alanlarda kutlanmıştır. Gönül isterdi ki sembolikte olsa bu yıl da 1 Mayıs’ı Çaycuma’da alanlarda kutlamak isterdik. İşçileri, emekçileri ve Çaycuma halkını 1 Mayıs Cuma günü zorunlu çalışılan işyerlerinde gün içinde işyerleri önlerinde ve saat 21.00’de de evlerimizin balonlarından 1 Mayıs’ı kutlamaya, 1 Mayıs Marşını söylemeye davet ediyoruz” dedi. Açıklamanın ardından 1 Mayıs Marşı çalındı.

Eğitim Sen’in 1 Mayıs’ta dile getirdiği talepler ise şunlar: “İş güvencesi ve insanca yaşanacak ücret, herkes için temel gelir sağlanmalıdır. Haklarında herhangi bir yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilmiş kamu emekçileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmelidir. Özelleştirmelere son verilmeli, özelleştirilen kamu kurumları yeniden kamulaştırılmalı, kamusal politikalar hayata geçirilmelidir. Sosyal mesafeye mecbur kalmamak için sosyal koruma ve sosyal devlet politikaları hayata geçirilmelidir. Kamu kaynaklarının toplanması ve harcanmasında halk odaklı, adil ve eşitlikçi bir sistem kurulmalıdır. Kamusal hizmetler parasız, nitelikli, ulaşılabilir, bilimsel ve anadilinde olmalıdır. Tüm kadınlara iş ve gelir güvencesi sağlanmalı, artan şiddete karşı İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasa etkin bir biçimde uygulanmalıdır. Vergide adalet sağlanmalı, salgında dahi sermayenin kollanmasına son verilerek servet vergilendirilmelidir. Salgın sürecinde, temel, zorunlu ve acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde çalışma acilen durdurulmalı, işten çıkarmalar yasaklanmalı, ücretsiz izin dayatmasından vazgeçilmelidir. Çalışanlara ücretli izin verilmeli, işsizler için koşulsuz işsizlik maaşı ödenmeli, küçük esnaf ve çiftçi desteklenmelidir. Zorunlu alanlarda dinlenerek, daha kısa saatler aralığında çalışma düzenlenmeli, yeterli, kaliteli koruyucu malzeme sağlanmalı, tüm tedbirler kurum idarelerince alınmalıdır. Tüketici, konut ve taşıt kredileri ile kredi kartı borçları faiz işletilmeden ertelenmeli, elektrik, su, doğalgaz ve iletişim faturaları salgın riski boyunca devlet tarafından karşılanmalıdır. Özel sağlık kuruluşları kamu kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır. Varlık Fonu derhal lağvedilmeli, kamu kaynakları halk sağlığının, emekçilerin haklarının korunması ve geliştirilmesi, kayıt dışı çalıştırılanlar, işsizler, evsizler, göçmenler başta herkese gelir güvencesi sağlanması için kullanılmalıdır!

Editör: TE Bilişim