Şu Fırat'ın suyu akar derindir,

Yarimi götürdü anam kanlı zalimdir,

Daha gün görmemiş taze gelindir

Söyletmeyin beni anam yaram derindir

Kömürhan köprüsü Harput'a bakar

Körolası zalim Fırat ocaklar yakar

Ahbaplarım gelmiş ağıtlar yakar

Söyletmeyin beni anam yaram derindir.

Çok sayıda medeniyete beşiklik etmiş Anadolu topraklarında yürekleri dağlayan hüzünler de yaşanır, cana can katan sevinçler de…

Sevinç ve hüzünler türkülere dönüşür sanatçıların, ozanların elinde.

Duayen sanatçımız İzzet Altınmeşe’ye ait Fırat Türküsü de; salın devrilmesi sonucu gelin alayının Fırat’ın derin sularında boğularak can vermelerinin hikâyesidir.

Bu türküyü dinlemeyen, dinleyip de hüzünlenmeyenimiz yoktur.

Ancak bu türkünün bendeki yeri apayrıdır. Beni daha çok hüzünlendirir.

Çünkü derin vadiler arasından aslan gibi kükreyerek Çaycuma’dan geçen Filyos Irmağı’nı hatırlatır bana.

Henüz köprülerin kurulmadığı sallarla geçilmeye çalışılan yıllarda nice canlara mezar olan Filyos Irmağı’nı…

Karadeniz’in yüksek tepelerinden akıp gelen Filyos Irmağı’nın azgın sularına yenik düşen Çaycuma köprülerini…

Müsaadenizle şimdi anlatalım yörenin tarihinde derin izler bırakan Çaycuma köprülerinin sıra dışı hikâyesini.

Demiryollarının eseri ilk köprü

Hani “Coğrafya kaderindir” denir ya Filyos Irmağı da Çaycuma’nın kaderi olmuştur.

Karadeniz’e dökülen ve şehri adeta ikiye bölen ırmağın üzerinde karşıdan karşıya geçişler,  Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar sal veya kayıklarla yapılıyordu.

Fırat Nehri’nde olduğu gibi salların devrilmesiyle yolcuların Filyos Irmağı’nın kükreyerek akan serin sularında kaybolduğu ölümlü kazalar yaşanıyordu.

1930 yılında tren işletmeciliğine açılan Filyos-Çaycuma-Balıkısık demiryolunun inşası sırasında şehir ile istasyon arasında malzeme taşımak ve diğer ihtiyaçlar için ahşap servis köprüsü yapıldı.

1928 yılında inşa edilen köprü, 550 metre uzunluğuyla Anadolu’nun en uzun ahşap köprülerinden biriydi.

Demiryolların bir eseri olan Çaycuma’nın ilk ahşap köprüsü, demiryolu hattı inşa edildikten sonrası yöre halkının ulaşımı için kullanıldı. Böylelikle ulaşımda saldan köprüye geçiş yapıldı.

Her selde yıkıldı, yenisi yapıldı

Ancak kuvvetli yağış rejimine sahip yörede her yıl yükselen sularla birlikte ahşap köprü ya yıkılıyor ya da büyük hasar görüyordu.

Onarımlar sırasında uzunluğu 600 metreye çıkarılan insanların korkarak geçtiği Ahşap Köprünün Çaycuma kısmı 1938 yılında posta otobüsünün geçişi sırasında çökmüştü. Otobüsün arkası parçalanan köprü enkazına sıkışmış, baş tarafı da kuru zemine düşmüştü. Allah’tan Otobüs yolcularına bi’şey olmamıştı.

Onarımlar sırasında uzunluğu 600 metreye çıkarılan ve üzerinden Ahşap Köprü yerini ancak 1951 yılına kadar Çaycumalıların ulaşımını sağlayan emektar ahşap köprü, yerini inşa edilen yeni betonerme köprüye bıraktı.

Çaycuma’dan geçen Filyos Irmağı üzerinde salların yerini ahşap köprü, ahşap köprünün yerini betonerme köprü almış, kazalar tarihe karışmıştı.

Facia!
Artık kazalar tarihe karıştı derken, takvim yaprakları 6 Nisan 2012 tarihini gösterdiğinde akla gelmeyen başa geldi.

Dağlardan kükreye kükreye gelen Filyos Irmağı, tüm heybeti ve kuvvetiyle Çaycuma Köprüsü’ne yüklenince tarih tekerrür etmiş, köprünün bir bölümü sele yenik düşerek çökmüştü.

Köprünün çökmesiyle meydana gelen kazada 15 kişi sel sularında kaybolmuş, Kayıp 15 kişiden 11’i bulunmuş, 4 kişi ise bulunamamıştı.

Çaycuma’nın bereketli toprakları,  yağmur sularıyla değil, yürekleri yanan, feryatları göğe yükselen insanların gözyaşlarıyla sulanmıştı.

Acıları dinmeyen aileler, her yıl kaza yerinde kaybettikleri yakınlarını anıyorlar.

Ölenlere rahmet diliyor, yakınlarının acılarını paylaşıyorum.

Dileriz ki bu acılar artık son bulur, acıların yerini sevinçler alır.

Dileriz ki yıkılan köprü yerine inşa edilen yeni köprüler, ebediyen Çaycuma’yı süsleyen bir gerdanlık, bir hizmet abidesi olarak kalır.