Filyos’da Türkiye Petrolleri ile birlikte endüstri sahasında yapılacak fabrikalarda çalışan sayısının fazla olmasını sağlayacak endüstriyel yatırımların olmasını istiyoruz.
Toplamda beş değil, on değil en az 15 bin kişi doğrudan çalışabilmeli.
Ama başka bir sorun var.
Bizim Zonguldak’ın çocukları, işsizlerinin büyük çoğunluğu yine işsiz kalacak ve bu bölgede daha çok dışarıdan gelecek insanlarımız çalışacak.
İşsiz çok.
Ancak mesleki yeterliliği olan veya bu sahalarda çalışabilecek donanımda kişi sayımız konusunda ciddi sıkıntılar var.
“Ben işsizim. Yaşım da şu” diyen işsizlerimiz için teşvikli veya öncelik sağlayacak hızlandırılmış ve ciddi mesleki eğitim kursları düzenlemek zorundayız.
Bir başka konu da şu. 
İş beğenmeme.
O da ayrı bir sorun.
Hepimiz daha iyi işlerde çalışarak daha iyi paralar kazanmak isteriz.
İnsanlar bu kadar zorlu şartlarda yaşarken iş beğenmemek, çok yorulmadan maaş alma sevdası nedir? 
Zonguldak Valiliği, BEÜ, Milli Eğitim, TSO’lar, Esnaf Odaları’nın en önemli gündemlerinden biri bu olmalı.
Ciddi eğitim.
Ciddi testler.
Ve tamamlayanlara iş önceliği garantisi.
Bu konuyu gündemde tutacağız.

Bu bir cinayettir!
Ne diyordu Mustafa Kemal Atatürk;
“Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir“
Bu günlerde bu sözü çok duyacağız.
Küresel güçlerin, enerji ve gıda gücünü elinde tutabilme – yönetebilme adına şu dünyada yaşadıklarımıza bakın.
En çok çocuklara ve kadınlara üzülüyoruz.
Bugüne kadar sayısız örneklerini gördüğümüz büyük acıların katlanarak arttığı bir dünyada savaş- ve savaştıranlara lanet okumaktan başka bir şey gelmiyor elimizden!

Küresel sürtükler!
Savaş ne kadar sürecek?
Siyasetçi kimliğinin ötesinde; “Küresel sürtükler” kitabıyla tanıdığımız yazar Erol Sarıal’ın Rusya’nın Ukrayna saldırılarına ilişkin görüşleri şöyle;
“Rusya'nın saldırı amaçlarından birisi ve en önemlisi, 
Ukrayna yönetimine ve yönetimi seçen halkın iradesine boyun eğdirmektir.
Rusya karşıtı, Batı yanlısı adaylara destek veren Ukrayna halkının iradesine boyun eğdirmektir. 
Bu savaş, Ukrayna'nın NATO'ya girmeyeceğini, silahsızlanmayı kabul edeceğini açıklamasına değin sürecektir. 
Bu durum, yalnızca iş başındaki yönetimin değil siyasal yönetimleri seçen Ukrayna halkının da teslimiyeti anlamına gelmektedir. 
Halkı, seçmiş olduğu iktidara karşı kışkırtmayı amaçlamakta; bu gelişme ise Zelenskiy yönetiminin iktidarı terki demektir.
Yine Rus yönetimi, Rus donanmasının Karadeniz'e açılması sırasında ne Azak Denizi'ne ne de Ukrayna'nın Güneyinde Karadeniz'e çıkışta, Ukrayna - Nato-Batı güçleri engeliyle karşılaşmak istemiyor. 
Ukrayna'nın ve dolaylı olarak Batı'nın teslimiyeti anlamına gelen Rus istekleri karşılanmaz ise savaş tüm Ukrayna coğrafyasına yayılacaktır”
Olup biteni sadece izliyorum.
Yorumları veya stratejik hesaplamaları dinliyoruz.
Ukrayna’nın Türkiye’den boğazlardan Rus savaş gemileri konusundaki talebi.
Rusya’nın Çernobil nükleer santrali dahil pek çok yeri ele geçirip Kiev’e ilerlemesi.
Ve sonrası.
Türkiye, doğalgaz, buğday ve yem başta olmak üzere bu iki ülkeye bağımlı.
Türk ekonomisinde düzelme çabaları devam ederken şimdi de bu savaş ile birlikte tüm hesaplar alt üst olmuş durumda.
Mesela Zonguldak’tan giden gemiler geri dönüyor.
Erol Sarıal’ın dediği gibi biran önce bitmezse süreç çok başka yerlere gidebilir.
Çok özür dilerim ama Ukrayna yanarken, çocuklar, kadınlar ağlarken, her acı manzara bir hançer gibi bağrımıza saplanırken biz Türkler ve bazı ulusal basın organlarının bir kısmı Rus ve Ukraynalı kadın askerlerin güzelliği veya muhtemel kadın mülteci göçü üzerinden geyik yapmakla meşgulüz!
Bir gün bizim de  tepemize bombalar inince o zaman anlarız!

Öneriler!
Zonguldak’ın çok önemli yerel konuları var.
Konuşamadığımız.
Çözüm bulmakta zorlandığımız.
Gürültünün bastırması ile arada kaybolan meseleler.
Bunları sık sık buradan dile getirmeye çalışıyoruz.
Bazen işe yaramadığını veya yeterince anlaşılamadığımızı düşündüğümüz zamanlar oluyor.
Son bir kaç olay gösterdi ki sorunlarla ilgili görüş ve önerilerimiz konusunda sağıra yatanlar da bir süre sonra dikkate almak zorunda kalıyor.
STK toplantılarında, parti toplantılarında öneri veya eleştirilerimizin konuşularak yararlanmaya çalışanlara da ayrıca teşekkür ediyoruz.

TPAO Filyos’ta kalmalıydı!
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın merkez yönetim binası Çaycuma’da atıl durumda bulunan AVM olacak.
O da az kalsın Bartın’a gidiyordu.
Ancak TPAO yönetimi sosyal tesisi ve lojman konusunda Bartın’a sıcak bakıyor.
Olabilir.
Bartın’da bizim.
Çaycuma da.
Ama mesele o değil.
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve Bartın yöneticilerinin iktidar – muhalefet demeden kenetlenerek masaya vurmasıyla dönüyor işler.
Oysaki tüm sosyal tesisi ve lojmanlar için Filyos denilmişti daha önce.
Yönetim binası bile az kalsın Bartın’a gidiyordu.
Sayın Ahmet Çolakoğlu’na sorun.
O anlatsın!
Bartın’da yönetim binası yapılabilecek böylesine hazır bir bina olsaydı sanırım yönetim binası da Bartın’a kayardı!
Biz yazınca kızıyorlar.
Nerede Filyos’un belediye başkanı Sayın Ömer Ünal!
Ne diyecek şimdi; 
“Hamdi vekil bizimle ilgilenmiyor. Ahmet vekil Filyos’a gelmiyor” mu diyecek acaba?