Geçtiğimiz günlerde CHP’de özellikle de İl Başkanlığı’nda tatsız tuzsuz ilerleyen süreci yorumlamış ve şehirde o kadar olay yaşanırken İl Başkanı Murat Pulat’ın aşırı sakin halini eleştirmiştim.
“İyi insan olmak iyi siyaset için yeterli” değil demiştim.
İyi ve doğru muhalefet kentte bazı şeylerin daha doğru gitmesi için önemlidir.
Neyse!
Bu yazılarımızın ardından CHP içinden farklı sesler geldi.
CHP’de bazı isimlerin Murat Pulat’ı devre dışı bırakmak istediği dolayısıyla da bizim yazılarımızla arada bir organik bağ olduğunu düşünenler olmuş.
Valla ben size bir şey söyleyeyim mi?
Kimse için algı oluşturma gibi bir derdimiz yok.
Biz neyi görüyorsak samimi olarak bunu dile getiriyoruz.
CHP içinde bazı planlar varsa bizler o planın bir parçası olmak için değil samimi olarak tespitlerimizi paylaşmak için yazıyoruz.
Son olarak eklemek gerekirse; CHP bu kadar pasif durmaya devam ederse zaten kongre kaçınılmaz olur.

Tebrikler!
Geçenlerde yazdım.
Çaycuma’da Ak Partili Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ile CHP’li Belediye Başkanı Bülent Kantarcı arasında güzel bir dayanışma var.
Basın karşısına çıkıp bunun için fotoğraf vermiyorlar belki ama karşılıklı anlayış ve yardımlaşma dikkat çekiyor.
Baştan beri bu yönde çağrılarımız olmuştu.
Sık sık bir araya gelmiyorlar belki ama birlikte katıldıkları toplantılarda dayanışma ruhu ile çalışıyorlar.
Siyaseten yolları çok ayrı belki ama ikisinin de ortak noktası hizmet olduğunda konuşmasalar bile gözleriyle anlaşıyorlar.
Seçim zamanı geldiğinde elbette polemikler yaşanacaktır ama önemli olan bu süreyi en iyi şekilde değerlendirmek.
Hep dedim.
Hizmet birleştiricidir.
Empati yapmak lazım.
Elbette dört dörtlük değil her sonuç ama ucuz polemiklerden ve tribünlere yönelik mesajlardan uzak durdukları için her iki ismi kutluyorum.
Örnek bir Çaycuma dayanışması hem ilçeye hem de ikisine çok şey kazandıracak.

Şov olunca koş hayır olunca kaç!
Zonguldaklıların parasıyla saltanat kurmuş ama şehre pek bir faydası olmamış insanlar da bizim insanlarımız.
Ama bir farkla.
Aralarından bazıları Zonguldak’ı ve Zonguldaklıları hala keriz olarak görüyor.
Çünkü onlara göre Zonguldaklılar sağılacak inek çünkü!
Biz söylemlere değil eylemlere bakıyoruz.

Murat Sesli
Eski Ereğli Belediye Başkanı Murat Sesli kendi dönemindeki bazı komplo organizasyonlarına dahil edilince uzun yıllar hakkını aramaya çalıştı. Firari olarak kayıplara karıştı. Sonrasında teslim olup cezasını tamamlayıp Ereğli’ye döndü. Bizim bildiğimiz Murat Sesli Belediye Başkanı olmaktan çok önce adamdır. Sayın Sesli’ye bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor sağlık diliyoruz.
Dönemin Emniyet Müdürü Atilla Çınar’ın kulakları çınlasın!

Amelebirliği!
Zonguldak Amelebirliği’nin mevcut yöneticilerine çağrımız devam ediyor.
Atatürk Devlet Hastanesi’nin ihtiyacı olan 300 bin lira değerindeki iki mekanik ventilatör ihtiyacını karşılamak bu kadar mı zor?
Görev yaptığınız kurumlardan aldığınız maaşların yanında Amelebirliği’nde maaşlarınızı tıkır tıkır alıyorsunuz.
Çoğu zaman yaptığınız tek işi ayağınıza gelen evraklara imza atmak.
Buralara seçilmek ve bu tatlı kazançtan yararlanmak için vura kıra geldiniz.
Ama bu sıfatlarınızla Zonguldak’a hangi faydanız var?
Kulağı çınlasın Muzaffer Kalaycıoğlu’nun.
Kimseyi dinlemedi ve okul yaptıran isim olarak tarihe geçti.
Acemibirliği onbaşısı gibi değil Amelebirliği başkanı gibi davrandı!

Yılmaz Tunç asılıyor!
Filyos Limanı tamamlandı.
Endüstri sahasında temeller atılacak bahara.
Ama yol yok.
Geçtiğimiz günlerde Saltukova - Filyos Liman yoluyla ilgili yerinden bir çağrıda bulunduk.
Milletvekili Ahmet Çolakopğlu’da projeyi hızlandırmak istediklerini söyledi.
Proje 500 milyon.
Diğer yandan Zonguldak – Filyos yolunun devamında yapılması gereken 18 tüp, 9 ayrı tünel ve 8 kilometrelik yol için 2.5 milyar bütçe lazım.
Biz daha Mithatpaşa’yı bitiremedik.
Bartın’ın yol bağlantısı kısa süre sonra tamam olacak.
Sonuç olarak kim yolu çabuk yaparsa projenin söz sahibi o olur.
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç bölgesi için canla başla çalışıyor.
Doğal olarak da Filyos’u Bartın’a bağlayan siyasetçi olmak istiyor.
Ne yapalım şimdi Yılmaz Tunç’a mı kızalım?