Gencecik yaşlarda giriyor yaşam mücadelesine. Genç enerjisine kararlılığını, sabrını yoldaş ederek. Akıl ve sağduyuyu, dengeli ve hesaplı olmayı rehber ederek kendine. İlk on yıl ayakta durmağa çabalayarak. Koşmadan, ama hesaplı adımlarla, küçük yollara sapmadan yürüyor hedefine.
Öncelikle Zeki Yurtbay adına, şehrine, ülkesine, fabrikaların ürettiği ürünlere, toplumun her kesimine, sanayi çarşısına güven duygusunu oluşturarak, yerleştirerek. Başarılarına ancak içten içe gülümseyerek, büyük acılarını yüreğine gömerek, bitmez tükenmez çalışkanlığı ile az rastlanır örnek bir iş adamı kimliği oluşturması en önemli mirastır geride bıraktığı Zeki Yurtbay’ın..
***
Zeki Yurbay ile birkaç kez selamlaşmanın dışında hiç yanyana gelemedik. Çok istediğim halde oturup konuşamadık. Geçmişte Çaycuma’da bir karşılaşmamızda “Hamit Bey buyurun bir kahvemizi için” dediğini hatırlıyorum. 1937 doğumlu Zeki Yurtbay, benden beş yaş büyüktü.1932 ve 33 doğumlu İhsan ve Rızvan ağabeylerimle çok sık olmasa da görüştüklerini duyardım. Gerçi Zeki Bey de sık sık ortalıklarda görünen, dolaşan bir kişi değildi. Doğup büyüdüğü kentte siyasetin dışında durarak hep kendi işiyle uğraştı.
Karşıdan donuk ve mat bir görünümü olsa bile, karıncayı bile incitmemeye özen gösteren bir yapıya sahip olduğu biliniyor. Kapısını çalan herkesi nazik ve sıcak dostluğu ile kucakladığı da. Yol yöntem gösteren bir ağabey olduğu kadar yardımcı ve iyiliksever; gördüğü saygıyı hak eden, gerçek bir beyefendi idi Zeki Yurtbay.
***
“Fabrika yanıyooor!” diye bağırılınca çarşıda, Fikret, Erkan ve ben birden fırladık yerimizden. Hemen o sırada geçen Haydar Bilici’nin kamyonuna atlayarak Zeki Yurtbay’ın fabrikasına koşuşturduk. Ortalık tam bir ana-baba günü idi. Biz üç kişi hemen tuğla kalıplarının olduğu bölüme geçip, onları kurtarma işine giriştik. Bir ara, alevler yakınımıza kadar gelmişti. Ne kadar sürdü bu iş hatırlamıyorum..Bir süre sonra “Tamam, çıkın artık!” diye seslendiler. Altmışlı yılların başları idi sanıyorum. Yarıdan çok yanmıştı galiba Zeki Bey’in fabrikası.
Genç Zeki Yurtbay ağlayıp sızlamaz, yeniden sıvar kollarını, yeniden kurar fabrikasını. Bir kez daha yakarlar herif-i na-şerifler. Ama o yatırıma ve üretime yeniden başlar. Eskişehir’de kurduğu modern seramik fabrikasıyla yurtiçi ve yurtdışı dağıtımı sağlayarak 50 ülkeye ihracaat yapar hale gelir. Zeki Yurtbay seramikte Türkiye’nin en büyük üreticilerinden biri olmayı başarır.
***
Büyük kızım eşiyle Hollanda’da yaşıyor. Gittiğimde de görmüştüm, evlerindeki bir çok onarım işlerini kendileri yapabiliyorlar. Yıllar önce bir telefon görüşmemizde evlerindeki ihtiyaç nedeniyle bir büyük mağazadan alış-veriş yaptıklarını anlatmıştı. Dolanırken birden Zeki Yurtbay fabrikasının ürünleri ile karşılaşıyorlar. Eşiyle birlikte hemen gidip aldıklarını yerine koyuyorlar, Yurtbay ürünlerini alarak evlerine dönüyorlar.Sonra bana anlatıyor mutlulukla ve keyifle yaptıklarını telefonda..
Bu duygu bende de vardır. Zonguldak’ta yaşadığım yıllarda Yurtbay’ın Oto lastikleri satan şubesine arada bir uğrardım Tümer Peker yönetirken. Başka tanıdıklarım da olduğu halde arabamın lastiklerini de oradan alırdım.
***
Rahmetli Rızvan ağabeyim bir gün sohbet sırasında, “Arkadaşları sokaklarda gezerken Zeki Yurtbay yalın ayak çamur çiğniyordu!” demişti. Şaşırmıştım. İçimde bir saygı belirmişti o an. Bu saygıyı hep taşıdım içimde. O da gençti, gezebilirdi bırakıp işi gücü. Ama arkadaşları sokaklarda gezip tozarken çamur çiğnemeyi seçmişti Zeki Yurtbay. Her türlü olumsuzluğu aşmasını bildi.
Sonraki yıllarda git gide büyüdü işi. İkisi Çaycuma’da, biri Eskişehir’de, biri Düzce’de yüzlerce işçiye ekmek veren 4 fabrika yarattı. Türkiye’de ilk 5 firma arasına girdi, 50 ülkeye ihracat yapıyor. Çeşitli ödüllerin yanında “TBMM Üstün Hizmet Ödülü” ile de taçlandırılan bir iş adamı oldu. Bugünkü Zonguldak’ın duayen iş adamı Zeki Yurtbay böylesine bir azim ve iş disiplini ile çıktı ortaya.
***
İki oğlu Oktay ve Olcay’ı korkunç bir bir trafik kazasında yitirir. Çocuklarını, “İkiniz bir arabaya binip seyahat etmeyin” diye uyardığını da söylemişti kayınbiraderi Tümer Peker. Bu beklenmedik derin acı veren olay kendisini, ailesini ve Çaycuma’yı yasa boğar. Ama Zeki Yurtbay oğullarının adını, yaptırdığı büyük bir Anadolu lisesinde yaşatır. Zeki Yurtbay, çocukları için "Ya her gün mezarlarına gideceksin ya da acını içine gömüp kendini işine vereceksin. Ben ikincisini tercih ettim. Onların adına da Çaycuma’da 24 derslikli Oktay Olcay Yurtbay Anadolu Meslek Lisesi yaptırdım" der. Bu alanda verdiklerinin yanında daha da vermeye her an hazır bir durumdaolduğunu gösterir.
***
Kendisiyle herhangi bir ilişkim olmadığı halde Zeki Yurtbay’ı iri yaprakları yağmurdan ve güneşten koruyan koca bir çınar olarak anımsamışımdır hep. Yaşamıyla, yaşam mücadelesiyle önce doğup büyüdüğü Çaycuma’da, Zonguldak’ta ve ülke çapında bir üne kavuşması onu “Büyük Sanayici ve İş Adamları” arasına sokuyor kuşkusuz. Kentler böylesine büyük ve örnek adamlarıyla da değer kazanırlar.
Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’nın, ailesiyle, yakınlarıyla görüşerek, Odalar, dernek ve vakıflar ile bilgi alışverişi yaparak, Zeki Yurtbay’ın adını yaşatan ve görünür kılan bir çalışmaya başlayacağını da beklediğimizi belirtelim. Değerli Zeki Yurtbay ışıklar içinde uyusun. Ailesine, yakınlarına, sevenlerine, dostlarına başsağlığı ve sabırlar dilerim.

Editör: TE Bilişim