Hayatın anlamı nedir?
Herkesin çıkardığı farklı bir sonuç vardır elbet.
Ama bir dilim ekmeği paylaşamayacak duruma geldikten sonra geri kalanın ne anlamı var?
Ne malın.
Ne mülkün.
*
Hep dua ederim.
“Allah’ım bize insanlara iyilik etmeyi nasip et”
*
İnsanlar muhtaç.
İnsanlar zorda.
Çaresiz çok insan var.
Yetim çocuklar.
Öksüz çocuklar.
Çaresiz anneler.
*
Çok dramatik hikâyelere tanık oluyoruz.
Bazen nazımız geçen bir dosta yönlendiriyoruz.
Bazen bir kaymakam veya belediye başkanımıza sesleniyoruz.
Bazen cebimizdekini.
Bazen marketimizden aldığımızı paylaşıyoruz.
Paylaşabilmekten dolayı buruk bir mutluluk bizimkisi.
Yine aynı şekilde ekmeğini bizimle paylaşan dostlarımızın da öğrettiği, yeşerttiği bir duygu.
Üzerimizde hakkı olanların hakkı belki de.
*
Bunu neden yazdım?
Şehirde çoğu tantana yalan aslında.
Çaresiz bir annenin gözyaşlarında saklı manşetler.
Detaya girmeyeceğim.
Bir süredir çaresizliğine tanıklık ettiğim bir kadının mesajını paylaşarak nokta koyalım;
“Abicim bir seneyi geçti.
Kaymakam geldi köye yardım etmedi.
Esim yüzüne söylediydi.
Kaynanamın ayağı ağrıyor doktora götüremedim.
Üç aydan üç aya 150 TL yardımdan başka bir şey yok.
Muhtar bile erzak yardımı yapmadı.
Azası su parası için bana küfür etti.
Allah şahidim ki bir bayan olmak arkasız olmak çok zor”
*
Hikâyenin detayına daha fazla girmiyorum.
İnsanlarımızın çaresizliği, yokluğu, yoksulluğu üzerinden siyaset, demagoji yapan, koltukların rengini beğenmediği için sürekli makam tadilatı yapan bürokratlara, araçların modelini beğenmediği için sürekli değişime giden sendikacılara selam olsun!
*
Küçücük mahalle Zonguldak!
Keşke önce insan olabilseydik!
Lütfen söyleyin.
Böyle yaralar, travmalar, açlık, yoksulluk varken; size Zonguldak’ın hangi siyasetçisini öveyim, hangi bürokratını göklere çıkarayım, hangi siyasetçisine yaranayım!
Nedir hayatın anlamı?
Hala nefes alabilmek.
Onurunla yaşayabilmek.
İki öğün karın doyurabilmek mi?
*
Bir tarafta aç, açık, muhtaç kadınlar, çocuklar.
Bir tarafta doymak bilmeyen, soyan, soyduran adamlar!
Daha fazla ne diyelim?
Bilemedim!