İdealler, hayaller…

Hem upuzun, hem de yarısı eksik bir yapılacaklar listesi. Birçokları memleketinden büyük şehre bunlarla gelir. Elindeki tek eşya olan bavulla nereye gideceğini bilmeden. Cepte üç beş kuruş harçlık, belki bir iki tanıdığın ismi. Belki bunlar bile yoktur ya, ne diyelim, “Geçmiş olsun.”

Tam burada yokuşun bol olduğu Zonguldak gibi, aşılması gereken merdivenlerle dolu çetin bir hayat sizi bekliyor olacak.

14 sene önce İstanbul’a geldiğimde sadece bir bavulum, birazcık param ve birkaç tanıdığım vardı. Filmlerdeki sahnelerdeki gibi Esenler’deki dev otogarın bilmem kaç numaralı peronundaydım. Benim hikayem de böyle başladı.

Asıl anlatacaklarım ilk geldiğim güne dair anılarım değil.

Mesleki devinimi ve değişimi anlatmaya çalışacağım. Foto muhabirliği sürecimi, ayakta kalma çabamı, spor fotoğrafçılığını, kendi hayatımdan ve yaşadıklarımdan örnekler vermeye çalışarak.

İlk yıllarım insanları etrafı anlamaya çalışmakla geçti. İlk işimde, yeni bir çevre, arkadaşlıklar derken hayatıma dahil edebileceğim bir, iki kişi tanıdım. Derken birden askerliğim geldi. (Zaten asker kaçağı görünüyormuşum).

Bu süreçte edindiğim birkaç güzel arkadaş sayesinde askerlik dönüşü iş bulma şansım oldu. Bu ay 10. yılımı doldurdum çalıştığım kurumda. Ama bu zaman zarfında mesleki açıdan hızın önemi ve değeri artarken, zamanın değeri artık hiçbir şeyle boy ölçüşemez duruma geldi. Aslında en önemli unsur sizin alanınızdaki etkinliğiniz ve hızınız.

Çünkü profesyonel olacaksanız tek bir alanda olmalısınız. Günümüz çalışma koşulları ne yazık ki buna engel olsa da verimlilik ve kalite bakımından tek bir alanda profesyonel olarak etkin bir çalışma alanı oluşturabilirsiniz. Bunları açabiliriz ama kitap konusu olacak kadar geçiş bir alana sahip.

Dar bir pencereden bakmak gerekirse:

Sosyal medya alanlarının yaygınlaşırken bunu kullanan kitle de ucu bucağı gözükmeyecek şekilde büyüdü. Görsel ve yazılı mecraların artık anında haber geçiyor olmasıyla yaptığınız işteki hızın da önemi arttı. Örneğin herhangi bir spor karşılaşması başladığı andan itibaren ajanslara ve gazetelerin yayın masalarına ilk dakikadan itibaren fotoğraflar düşmeye, sosyal medya hesaplarına görseller gelmeye başlar ve yayınlanır. Karşılaşmanın durumuna, kritikliğine göre bu durum kendi içinde şekillenir. Post sayısı, haber sayısı editörler tarafından belirlenir.

Dünya üzerindeki gelişim, değişim her alanda kendi içerisinde de hızı ve zamanın önemini arttırdı. Bu yüzden işi kurtarmak için gerekli olan ana unsur sizsiniz ve kullandığınız ekipmanla birlikte donanımınız. Siz bildiğiniz kadarsınızdır; ancak bilmediklerinizi öğrenmeniz gerekir. Kullandığınız son teknoloji fotoğraf makinesinin özelliklerini iyi bilmezseniz, doğru ayarlamayı yapmazsanız fotoğrafı edit yaparken doğru yapmadığınız her işlem için zaman kaybedersiniz.

Eğer en hızlı çalışacağınız programları öğrenemez, keşfedemezseniz herkesten geri kalırsınız. Bu hız içinde size yer kalmaz.

Elinizdeki ekipmanın yeterliliği ve hızı kadar sizin de donanımınız önemli burada. Çünkü işlemleri yapacak ve datayı gönderecek olan sizsiniz. Özellikle büyük ve saygın kurumlarda çalışıyorsanız üzerinizdeki stres ve baskı daha da artar. Çünkü bütün bu faktörleri gerçekleştirmeye çalışırken en ufak panik ve hata sizin zaman kaybınıza, işlerin aksamasına işi yapamamanız noktasına kadar ilerler.

Bütün bunların yaşanmaması için çalışma alanınıza önceden giderek, gerekli kontrolleri yaparak yaşanması muhtemel olumsuzlukların önüne geçmeniz gerekiyor. İnternet, çekim yapacağınız alan, elektrik gibi bütün faktörleri test etmelisiniz. İstanbul’da spor ya da foto muhabiri olmak demek hız demek, bilgi demek ve kendinizi geliştirmeniz demek.

Küçük bir kentten büyük bir kente geldiğinde ne olacağınızı öngörmek zordur. Neler yapacağınızı bilmek, insanları tanımak, çıkarları ve beklentileri anlamak zaman ister. Bu anlattıklarım yokuştaki dev merdivenin ilk birkaç basamağı sadece. İlk basamakları güçlü bacaklarla çıkmak, 14 yıl sonra da karşınıza çıkacak olanları aşabileceğinizin nişanesi aslında.

yılların getirdiği her değişimi, yeniliği, zorluğu ve diğerlerini; yani merdivendeki her basamağı ayrı ayrı deneyimlemek de gerekiyor. Sanıyorum bunun da adına “Hayat” deniyor.

Yola çıkacak olan dostlarıma ve kardeşlerime, mesleki yaşantımdaki bir durumu göstererek anlatmak istediğim; elde edilenin hiçbir zaman kolay gelmediğidir. Mutlaka bir bedel ödenmiş ve ödenmeye de devam ediliyordur. Bu bazen aile yaşantınızdan, hayatınızdan ve en değerli varlığımız zamanımızdan olabilir. Önemli olan hedefe giden yolda bir adım atmak ve belki de hiçbir şeyimiz olmadan yola çıkıp çabalamaktır.

Bir işi değerli kılan onun için verilen emektir. Yolda dökülen ter demektir.

Sevgiyle…